ANTALYA (AA) - Ankara Sanayi Odası (ASO) Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, sanayicilere, 'Gelin hep birlikte, betondan makineye, ranttan teknolojiye, tüketimden tasarıma geçecek yeni bir oyun alanını kuralım. Türkiye, üretim ekonomisi kimliğini koruyarak değil, yükselterek kazanacak. Bahane defterini kapatıp, taahhüt defterini açmamız gerekiyor.' çağrısında bulundu.

ASO'nun 2025 yılı 2. Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı, Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde gerçekleştirildi.

Ardıç, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ihracatçı firmalara verilen yüzde 3 oranındaki döviz dönüşüm desteğinin 6 ay daha uzatıldığını belirterek, taleplerine kayıtsız kalmayan ekonomi yönetimine teşekkür etti.

Dünya ekonomisinin, küresel güç dengelerinden teknolojik dönüşümlere kadar pek çok alanda büyük bir değişim sürecinden geçtiğini belirten Ardıç, jeopolitik parçalanmanın, ticaret ilişkilerinde kaymaların ve özellikle teknolojik rekabetin, küresel düzeni yeniden şekillendirdiğini söyledi.

ABD'nin artan gümrük tarifelerinin, sadece ticaret dinamiklerini değil aynı zamanda küresel siyaseti de etkileyerek dünyayı yeni bir dönüşüm sürecine sürüklediğine dikkati çeken Ardıç, 'Yeni gümrük tarifeleri, küresel ticarette önemli bir dönüm noktası oldu. 1990'larda başlayan serbestleşme süreci sekteye uğrarken, ABD'nin yanı sıra Avrupa Birliği ile Kanada, Güney Kore gibi ülkelerin attığı korumacı adımlar, küresel ölçekte bir değişime işaret ediyor. Yeni tarifeler uluslararası bir tepkiyi tetikleyerek piyasalardaki belirsizlik ve oynaklığı artırıyor.' diye konuştu.

Ardıç, dijitalleşme ve yapay zekanın, üretim süreçlerinden lojistiğe kadar her alanı dönüştürürken, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik odaklı politikaların, ekonomilerin geleceğini şekillendirdiğini kaydetti.

İleriki süreçte rekabetin sadece tarifelerle değil, yeni teknolojiler, dijitalleşme, sürdürülebilirlik standartları ve tedarik zinciri teşvikleri üzerinden süreceğini vurgulayan Ardıç, 'Çin küresel ekonomide hakimiyetini her geçen gün arttırırken, ABD de korumacı önlemlerle oyunun kurallarını yeniden yazmaya çalışıyor. Yüksek korumacı tarifelerden standartlara ve tedarik mimarisine doğru evrilen ticaret savaşları kızışıyor. Bu savaşın kazananları, bu yeni dönemi erken okuyup, inovasyon-üretim-pazar üçgenini aynı anda optimize edenler olacaktır.' değerlendirmesinde buşundu.

Ekim ayı enflasyonunun aylık yüzde 2,55 olarak açıklanmasıyla yıl sonu enflasyonunun Merkez Bankası ve Orta Vadeli Program (OVP) tahminlerinin üzerinde kalma olasılığının arttığına işaret eden Ardıç, şöyle devam etti:

'Fiyat istikrarını sağlamak için yaklaşık 2,5 yıldır uygulanan yüksek faiz politikası, uzun vadede maliyetleri artırarak enflasyonu yeniden besleyen bir döngüye dönüşüyor. Yani, enflasyonu durdurmak için kullanılan araç, ne yazık ki enflasyonun kaynağı haline geliyor. Bu süreçte üretim maliyetleri artıyor, yatırımlar erteleniyor, krediye erişim neredeyse imkansız hale geliyor. Kısacası, tek başına yüksek faiz politikası enflasyonu kontrol altına almakta başarılı olamadığı gibi reel sektörü de nefessiz bırakıyor.'

Mevcut dezenflasyon politikasının yapısal reformlarla desteklenmediği sürece, üretim yerine ithalatı daha cazip hale getirdiğini savunan Ardıç, 'Bugün birçok sektör, üretimin değil, ithalat yapmanın daha karlı olduğu bir noktaya doğru ilerliyor. Bu tablo maalesef sürdürülebilir değildir.' ifadelerini kullandı.

- 'Dijitalleşme, AR-GE ve inovasyon yatırımlarına hız vermeliyiz'

Türkiye'nin ekonomisinin itici gücünün üretim, sanayi ve ihracat olduğunun altını çizen Ardıç, bu gücü korumanın yolunun da ekonomik ve finansal istikrarı üretimle uyumlu hale getiren dengeli politikalar olduğunu belirtti.

Ardıç, sürdürülebilir fiyat istikrarının ancak talep ve arzı eş zamanlı güçlendirerek bütüncül politikalarla mümkün olacağını kaydetti.

Bugün bilgiyi üreten, geliştiren ve sanayiyle buluşturan ülkelerin öne geçtiğini anlatan Ardıç, 'Verimliliği artırmak, enerji yoğunluğunu azaltmak ve küresel değer zincirlerinde daha üst basamaklara çıkmak için dijitalleşme, AR-GE ve inovasyon yatırımlarına hız vermek zorundayız. Dünya Bankasının sanayi sektörü işçi başına katma değer rakamlarına göre, Türkiye, AB ülkelerine göre yüzde 46, OECD ülkelerine göre ise yüzde 48 daha düşük katma değer üretiyor. Bu farkı kapatmanın yolu kısa vadede kur ve teşvik olsa da, orta ve uzun vadede AR-GE, inovasyon, nitelikli insan kaynağı, yani toplam faktör verimliliğinden geçiyor.' değerlendirmesinde bulundu.

ASO Başkanı Ardıç, 2002 yılında 1,2 milyar dolar olan AR-GE harcamasının 2024'te 20 milyar dolara çıktığını, AR-GE harcamalarının mili gelire oranın da aynı dönemde yüzde 0,5'ten yüzde 1,46'ya yükseldiğini söyledi.

- 'Artık akıllı büyüme zamanı'

Kamunun birçok altyapıya çok yüksek oranda kaynak ve teşvikler tahsis etmesine karşın yüksek katma değerli sonuçların ortaya çıkmadığını iddia eden Ardıç, bu durumun sanayiye 'orta teknoloji' sıkışması olarak yansıdığını savundu.

Orta teknoloji tuzağının verimlilikte sınırlı artış ve küresel rekabette güç kaybına neden olduğuna işaret eden Ardıç, şunları kaydetti:

'Artık sadece büyüme değil, akıllı büyüme zamanı. Bu dönüşümün üç omurgası var, verimlilik artışı, inovasyon ve ikiz dönüşüm. Bunlar sadece stratejik değil, artık varoluşsal hedeflerimiz oldu. Çünkü bugünün ekonomisinde verimlilik artık hayatta ve ayakta kalmanın temel şartıdır. Gelin hep birlikte, betondan makineye, ranttan teknolojiye, tüketimden tasarıma geçecek yeni bir oyun alanını kuralım. Türkiye, üretim ekonomisi kimliğini koruyarak değil, yükselterek kazanacak. Bahane defterini kapatıp, taahhüt defterini açmamız gerekiyor.'

Ardıç'ın konuşmasının ardından Yılın Komiteleri Ödülleri töreninde firmalara ödülleri verildi.

Gelecek Nesil Sanayicileri Derneği Başkanı Selenay Mutluer da programda derneğin çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Toplantıda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye eski Genel Müdürü Dr. Mehmet Yurdal Şahin, 'Güncel Teşvikler ve Uygulamaları' başlıklı sunum yaptı.

Kaynak: AA