ANKARA (AA) - DAMLA DELİALİOĞLU/ GÖKHAN ÇELİKER - Dünyanın önde gelen bale okullarından Vaganova'da eğitim alan ve birçok klasik bale eserinde önemli rolleri canlandıran 77 yaşındaki Kırgız balerin Aysulu Tokombayeva, balenin inceliklerini yeni kuşaklara aktarırken bir zamanlar canlandırdığı karakterlere de kendi gözünden yeniden hayat veriyor.

Müzik, hikaye, ışık ve kostüm gibi sahne unsurlarını bir araya getiren, vücudun jest ve mimiklerle uyum içinde dans ettiği artistik bir sanat dalı olan klasik bale, 15. yüzyılda İtalyan Rönesans'ı döneminde saraylarda bir eğlence biçimi olarak ortaya çıktı.

Fransa'da Kral 14. Louis döneminde yaygınlaşan bale, 1681'de saraylardan sahneye taşındı.

Bale, 1700'lerin başında Rus Çarı 1. Petro döneminde başlatılan 'kültürel modernleşme' hareketlerinin bir parçası olarak Rusya'da benimsendi.

Vaganova Bale Akademisi, 1738'de Rusya'da kurulan ilk bale okulu olarak tarihe geçti. 'Vaganova', zamanla dünya çapında bir metot haline geldi.

Vaganova'da eğitim alan ve birçok klasik bale eserinde önemli karakterlere hayat veren eski Kırgız balerin ve Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale Ana Sanat Dalı Öğretim Görevlisi Aysulu Tokombayeva, Rusya'dan Türkiye'ye uzanan bale yolcuğunu AA muhabirine anlattı.

- Vaganova'da sanatla bütünleşmiş bir atmosferde büyümek

Tokombayeva, henüz 11 yaşındayken Kırgızistan'dan Rusya'nın St. Petersburg kentine giderek, dünyanın en prestijli bale okullarından Vaganova Bale Akademisi'nde eğitim alma şansını yakalamasının hayatındaki en büyük dönüm noktalarından biri olduğunu ifade etti.

Vaganova'da eğitim görmek üzere 150 çocuk arasından seçildiğini belirten Tokombayeva, eğitim için St. Petersburg'a gitmeye hak kazanamasa hayatının farklı açılara evrileceğini söyledi.

Tokombayeva, 'Oradaki öğretmenler, sanat dünyasının içinden gelen ruhumuzu ortaya çıkarmamızı istediler.' diyerek, St. Petersburg'un o dönemde sanat dolu bir şehre büründüğünü anlattı.

Vaganova'da eğitim alırken büyük dansçılar ve sanatla iç içe bir atmosferde büyüdüğünü dile getiren Tokombayeva, Fındıkkıran balesinden Kuğu Gölü'ne, Uyuyan Güzel'den Don Kişot'a kadar öne çıkan klasik bale eserlerinde önemli roller üstlendiğini kaydetti.

Kuğu Gölü balesinden 'Beyaz Kuğu Odette' ve 'Siyah Kuğu Odile'ye aynı temsilde hayat veren Tokombayeva, 'Yaşam boyunca Odette ve Odille benimle oldu. (Pyotr Ilyich) Tchaikovsky, benim için çok yakın bir besteci.' ifadelerini kullandı.

- Sahneye çıkmak bütün zorlukları geride bırakmak

Sanat dolu bir hayat yaşadığı için çok mutlu olduğunu söyleyen Tokombayeva, balenin 'kırılgan' bir sanat formu olduğu yönünde yanlış bir algı olduğunu belirtti.

Tokombayeva, Vaganova'da gördüğü eğitimin bir parçası olarak, müzik ve bale derslerinin yanı sıra Rönesans ve Barok dönemlerinde sanat tarihine yön vermiş Michelangelo, Raphael, Velazquez ve Rubens'ın eserlerini inceleme fırsatı bulduğunu aktardı.

Balenin sözsüz anlatım yoluyla hikaye aktarmasından dolayı aldığı edebiyat derslerinin de sahnede çok faydasını gördüğünü vurgulayan Tokombayeva, balenin diğer sanat formlarıyla iç içe geçtiğini aktardı.

Tokombayeva, ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un 'Toprak Ana' romanındaki performansıyla Kremlin'de ödüle layık görüldüğünü dile getirdi.

Baleyi 'zor bir iş' olarak niteleyen Tokombayeva, sahneye çıktığında bütün zorlukların unutulduğunu kaydetti.

- Bolşoy Tiyatrosu ve Türkiye hikayesi

Tokombayeva, Rusya'daki Bolşoy Tiyatrosu'nda sahne almanın her sanatçı için 'olağanüstü' olduğunu vurgulayarak, burada birden fazla kez sahne aldığını ve çeşitli eserler icra ettiğini anlattı.

Bu eserler hakkında bilgi veren ve tüm eserlerde kendini yenileyerek bambaşka rollere bürünmesi gerektiğini söyleyen 77 yaşındaki Tokombayeva, 'Ben de bana verilen bu rolleri seyirciye en doğru şekilde aktarmaya çalıştım. Bu benim için çok büyük ve tatlı bir hatıra olarak kaldı.' dedi.

Kırgız balerin Tokombayeva, Türkiye macerasının 'kendine özgü bir hikayesi' olduğunu paylaşarak, annesinin de sanatla ilgilendiğini ancak Moskova'daki konservatuar eğitimini 2. Dünya Savaşı nedeniyle yarıda bırakmak zorunda kaldığını ifade etti.

Kız kardeşi Gülmira Tokombayeva ile sanatla iç içe bir atmosferde büyüdüklerini dile getiren Tokombayeva, kardeşinin de Hacettepe Üniversitesi'nde çalıştığını belirtti.

Tokombayeva, annesinin Türk şarkılarına sevgisi ve İstanbul'u görme hayaline değinerek, Bulgaristan'daki tatillerinde annesinin denizde yüzerken karşı kıyıyı gösterdiğini ve 'Bakın, işte orası İstanbul. Siz orada olacaksınız.' dediğini aktardı.

Annesinin haklı çıktığını kaydeden Tokombayeva, müzisyen olan kardeşinin ve kendisinin yaşamlarının büyük kısmını Türkiye'de geçirdiğini, mesleki becerilerini yeni nesillere aktardıklarını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA