Genel

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Duran, 'Hukuk ve Teknolojide Yeni Ufuklar Uluslararası Sempozyumu'nda konuştu:

- 'Bizler yerli ve milli mecralarımızı artırarak, dijital okuryazarlığını yaygınlaştırarak ve hukuki altyapımızı da güçlendirerek güvenli ve adil bir iletişim ekosistemi için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz. Çünkü dijitalde de daha adil bir dünya mümkündür' - 'Netanyahu ve katliam şebekesi, savaş teknolojisini masum insanları öldürmek için soykırım için kullanmakla kalmadı, aynı zamanda sosyal medyayı da bu şekilde manipüle etti. Sosyal medya bu anlamda bir savaş aracı olarak kullanıldı' - 'Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla yerli ve milli platformları çeşitlendirme gayretimizi sürdüreceğiz. Uluslararası alanda ihtiyaç duyulan güvenli ve adil iletişim ekosistemi için elimizden gelen gayreti göstereceğiz'

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, 'Bizler yerli ve milli mecralarımızı artırarak, dijital okuryazarlığını yaygınlaştırarak ve hukuki altyapımızı da güçlendirerek güvenli ve adil bir iletişim ekosistemi için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz. Çünkü dijitalde de daha adil bir dünya mümkündür.' dedi.

Duran, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde 'Sosyal Medyada Yapay Zeka Kullanımının Hukuki Yönü' temasıyla düzenlenen, '1. Hukuk ve Teknolojide Yeni Ufuklar Uluslararası Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, dijitalleşmenin hukukunun ve etkilerinin tartışılması gerektiğini söyledi.

Birçok alanda etkisini gösteren dijitalleşmenin hayatı da değiştirdiğini ve yeni meydan okumalar getirdiğini belirten Duran, bunun hukuk çerçevesinde ele alınması ve kişilere ne gibi etkilerde bulunduğunun derinlikli şekilde analiz edilmesinin önemli bir zorunluluk olduğunu ifade etti.

İnsanların artık dijital üzerinden daha fazla görüştüğüne değinen Duran, dünya genelinde 5,5 milyardan fazla insanın internet kullandığını dile getirdi.

Duran, sosyal medyanın her geçen gün daha fazla kullanılan bir alan olduğunu belirterek, 'Hem ülkemizde hem dünyada iletişim biçimleri, bilgi akışı ve toplumsal etkileşim süreçleri hızla değişiyor. Bu değişime adapte olmak, aynı zamanda bu değişimi de yönetmek durumundayız. Bir selin bizi alıp savurduğu gibi sosyal medya alanındaki hercümercin bizi şekillendirmesini bekleyemeyiz. O halde bunu analiz ederek yapılması gerekenlere odaklanmak durumundayız.' diye konuştu.

Teknolojinin gelişmesiyle tüm insanlığı kuşatan 'yanılsama alanı' denilen bir alanın da genişlediğini aktaran Duran, 'Deepfake teknolojileriyle üretilen sahte içerikler, büyük verinin illegal kullanımı ve dijital platformların çizdiği sınırlar bütün bunların hepsi algıları oluşturuyor, daha sonra da bu algıdan yargılara varılıyor.' dedi.

Duran, dijitalleşmenin küresel siyaset ve diplomasiyi de etkilediğine dikkati çekerek, uluslararası güç mücadelelerinin de sosyal medya mecralarının sahiplenilmişliği ve kullanımı üzerinden yürüdüğünün söylenebileceğini anlattı.

- 'Ailelerde sosyal izolasyon olgusu tecrübe ediliyor'

Sosyal medyada yoğun bir kaos olduğunu vurgulayan Duran, 'Bu kaosun da önemli etkileri var. Böyle baktığımızda bu fırtınada ayakta kalmak ve bu fırtınada birtakım kampanyaların nesnesi haline gelmemek için yapılması gereken şeyler var, alınması gereken önlemler var. En kırılgan kesimler de çocuklarımız ve aslında ailemiz.' dedi.

Böyle bakıldığında kontrolsüz ekran süresi, dijital zorbalık, yanlış ve yanlı bilgilendirmenin psikososyal sağlığı ve bedensel gelişimi etkileyecek önemli olumsuz tesirlerde bulunabildiğini ifade eden Duran, 'Açıkçası ailelerde sosyal izolasyon olgusu da halihazırda tecrübe ediliyor.' diye konuştu.

Duran, sosyal medyanın, 'filtre balonları', 'yankı odaları' aracılığıyla insanları kendi görüşlerini pekiştirdikleri bir alan olmaktan çıkması gerektiğini düşündüklerini belirterek, 'Bu yönüne dikkat etmek gerekir. Hatta bu yankı odalarıyla sadece duymak istediğiniz şeyleri dinleyerek ya da konuşarak bir kutuplaşma üretildiğini fark etmek gerekiyor. Ne yazık ki siyasetin de bu şekilde kutuplaştırıldığı bir sosyal medya alanı bize fayda üretmekten ziyade, öfkeleri ve yeni sorunları hatta suçları beraberinde getirme durumuyla karşı karşıyayız.' ifadelerini kullandı.

- 'Dezenformasyona en fazla muhatap olan ülkelerden birisiyiz'

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak bu alana ilişkin Dezenformasyonla Mücadele Merkezini kurduklarını anımsatan Duran, '2022 yılından bu yana sadece bizim merkezimizde 2 bin 500'e yakın dezenformasyon ve algı operasyonunu tespit ettik ve ifşa ettik. Bu tabii bizim Türkiye olarak aslında dezenformasyona en fazla muhatap olan ülkelerden birisi olduğumuzu da ortaya koyuyor.' vurgusunu yaptı.

Duran, kişisel verilerin işlenmesinin hem kişisel hem de ulusal anlamda önemli bir güvenlik meselesi olduğunu belirterek, 'Sosyal medya şirketlerinin veri güvenliği ve mahremiyet ihlallerine biz defalarca şahit olduk. Bu ihlallere neden değiniyoruz? Çünkü bu filtreler ve algoritmik yanlılığın kullanımıyla uluslararası konuların nasıl gündeme getirileceği ya da sessizleştirileceği hakim konuma geldi. Böyle baktığımızda biz bu manipülasyon ve karartma uygulamalarının en çarpıcı örneklerinden bir tanesini İsrail'in saldırılarıyla ilgili, yani Gazze'de yapılan soykırımla ilgili gördük. Netanyahu ve katliam şebekesi, savaş teknolojisini masum insanları öldürmek için soykırım için kullanmakla kalmadı, aynı zamanda sosyal medyayı da bu şekilde manipüle etti. Sosyal medya bu anlamda bir savaş aracı olarak kullanıldı.' değerlendirmelerinde bulundu.

Yerli ve milli platformlar oluşturmanın önemine değinen Duran, şunları kaydetti:

'Türkiye olarak bizim politikalarımız da teknolojiye yaklaşımımız da her zaman merkezine insanı koydu. Bu çerçevede Cumhurbaşkanımızın insana verdiği önem hepimizin malumudur. Bu anlayışla ortaya konulan gayretler, kıymetli çalışmalar hepimizi gururlandırıyor. Nitekim bağımsız, güvenilir ve özgün platformumuz 'Next Sosyal', kısa sürede 1 milyonu aştı. Yine TRT'mizin hayata geçirdiği uluslararası dijital platformumuz 'tabii', bizim kendi perspektifimizle ve aile anlayışımızla oluşturulmuştur ve önemli bir boşluğu doldurmuştur. 54 ülkede varlık gösteren tabii, aslında sadece ülkemizde değil, bölgemizde de buna bir karşılık gelmiştir. Sempozyumumuz vesilesiyle şunu bir kez daha belirtmek isterim, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı vizyonuyla yerli ve milli platformları çeşitlendirme gayretimizi sürdüreceğiz. Uluslararası alanda ihtiyaç duyulan güvenli ve adil iletişim ekosistemi için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.'

Dijital alanın, her gün yeni teknolojinin uygulandığı, yeni bileşenin eklendiği bir alan olduğunu belirten Duran, bu alanda yasal düzenleme yapılmasının mecburi olduğunu söyledi.

Hukuki düzenlemelerin, inovasyonun güvenlikle dengelenmesi, sosyal ağ sağlayıcılarının sorumluluklarının artırılması ve kullanıcı haklarının güçlendirilmesi için en önemli teminat olduğuna işaret eden Duran, 5651 sayılı Kanun'la Türkiye'de günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye'de temsilci atama zorunluluğu getirildiğini hatırlattı.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun da platformların kullanıcı verisi işleme süreçlerinde kritik fonksiyon üstlendiğini dile getiren Duran, kanunlarda yapılan düzenlemelerin temel amacının dijital güvenliği sağlamak olduğunu belirtti.

Burhanettin Duran, 'Bizler yerli ve milli mecralarımızı artırarak, dijital okuryazarlığını yaygınlaştırarak ve hukuki altyapımızı da güçlendirerek güvenli ve adil bir iletişim ekosistemi için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz. Çünkü dijitalde de daha adil bir dünya mümkündür.' değerlendirmesini yaptı.