İSTANBUL (AA) - GÜLSELİ KENARLI - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü tarafından Marmara Denizi'nin iklim geçmişini incelemek ve öngörüler geliştirmek amacıyla Erdek Körfezi'nde yürütülen çalışmayla insan kaynaklı kirliliğin jeolojik kayıtlarda bıraktığı izler ortaya çıkarılacak.
İÜ Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Marmara Denizi'nin iklim geçmişini incelemek ve öngörüler geliştirmek amacıyla geçen ay Erdek Körfezi'nde kapsamlı bir araştırma başlattı.
Projenin, Marmara Denizi'nin geçmiş iklim kayıtlarını ve güncel çevresel değişimlerini belgeleyen ilk kapsamlı çalışma olarak bilim dünyasında önemli bir adım olması hedefleniyor.
Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Denizhan Vardar'ın proje yürütücüsü olduğu çalışmada, Enstitü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu ekibiyle çalışmalar yapıyor.
Erdek Körfezi merkezli yürütülen çalışmalarda deniz tabanının üç boyutlu haritaları çıkarılıyor, yer altı yapısını gösteren sismik taramalar yapılıyor ve deniz tabanından alınan çamur örnekleri (karotlar) laboratuvarlarda analiz ediliyor. Proje, deniz tabanında katmanlar halinde biriken çamur ve tortul tabakalarını inceleyerek geçmişte yaşanan doğal iklim döngülerini, insan etkilerini ve bölgesel çevre değişimlerini ortaya çıkarmayı hedefliyor.
Bu kapsamda, karbon ve oksijenin doğal izotop oranları, organik madde miktarı, tanecik boyu dağılımı ve mikroskobik canlı kalıntıları (mikrofosiller) gibi birçok gösterge inceleniyor. Bu göstergeler sayesinde geçmiş dönemlerde deniz suyunun sıcaklığı, tuzluluğu, oksijen miktarı ve canlı üretkenliği yeniden oluşturulabiliyor.
Erdek Körfezi'nden deniz tabanına yakın, 0-50 santimetre derinlikten alınan örnekler, son 150-200 yılda insan etkilerinin doğrudan izlenebilmesi açısından büyük önem taşıyor. Bu örneklerde azot ve fosfor oranlarındaki artış, yanma sonucu oluşan karbon kalıntıları, sanayi kökenli parçacıklar, mikroplastikler ve karbon bileşimlerindeki değişimler inceleniyor.
Elde edilecek verilerin, Marmara Denizi'nde insan faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel baskıların ne zaman başladığını ve deniz tabanındaki katmanlara ne kadar hızlı yansıdığını ortaya koyması hedefleniyor. Özellikle sanayi devriminden sonra hızla artan kurşun, çinko, bakır gibi ağır metal birikimlerinin ve besin tuzu değişimlerinin, bölgedeki insan kaynaklı kirliliğin jeolojik kayıtlarda bıraktığı izlerin açık biçimde gösterilmesi planlanıyor.
Projeden elde edilecek sonuçların, yalnızca Marmara Denizi'nin geçmişini değil, gelecekteki olası iklim senaryolarını da aydınlatması planlanıyor. Çamur tabakalarından elde edilecek zaman dizisi verilerinin, deniz seviyesi değişimleri, oksijensizlik riskleri, besin döngüsündeki bozulmalar ve canlı çeşitliliği kayıplarının öngörülmesinde kullanılması amaçlanıyor.
Yürütülen çalışmalarda enstitünün deniz jeolojisi, haritalama ve tortul bilimleri alanındaki deneyimi çalışmaya güçlü bir bilimsel zemin sağlıyor.
- Küresel ölçekte bilimsel katkı
Erdek Körfezi'nde yürütülen araştırma, deniz tabanı çamurlarını iklim arşivi olarak değerlendiren uluslararası çalışmalarla da benzerlik gösteriyor. Baltık Denizi'nde oksijen azalması ve besin fazlalığı süreçleri, Japonya'nın Seto İç Denizi'nde muson yağışlarındaki uzun dönemli değişimler, ABD'nin Chesapeake Körfezi'nde ise sanayileşmeyle artan kirlilik izleri bu yöntemlerle ortaya kondu.
Benzer şekilde Marmara Denizi'nin kalbinde yer alan Erdek Körfezi araştırması da yalnızca bölgesel çevresel koşulları değil, Karadeniz ve Akdeniz arasındaki su alışverişiyle şekillenen özgün iklim dinamiklerini anlamaya yönelik küresel ölçekte bir katkı sunuyor. Yarı kapalı bir deniz olan Marmara, hem kuzeyden gelen düşük tuzluluk oranına sahip sular hem de güneyden gelen yüksek tuzluluk oranına sahip akıntılar nedeniyle iklim değişimlerine son derece duyarlı bir sistem oluşturuyor. Bu özellikleriyle Erdek Körfezi'nde elde edilen verilerin, Holosen sonrası iklim dalgalanmaları, oksijen düzeylerindeki değişimler, besin döngüleri ve insan etkilerinin birlikte değerlendirilmesine olanak sağlayarak, küresel iklim araştırmalarında önemli bir referans noktası oluşturması da hedefleniyor.
- 'Tortullar, geçmişin iklim arşividir'
Vardar, AA muhabirine Marmara Denizi'nin geçmişinin hala deniz tabanında saklı olduğunu söyledi.
Marmara Denizi'nin bir zamanlar bir göl olduğuna işaret eden Vardar, 'Geçmiş dönem iklim değişimlerinin izleri hala deniz tabanında katmanlar halinde birikmiş durumda ve keşfedilmeyi bekliyor. Tortullar, geçmişin iklim arşividir, biz bu projeyle o arşivi aralayıp hem doğal iklim değişikliklerini hem de insan etkisini bilimsel temelde değerlendirmeyi hedefliyoruz.' diye konuştu.
Vardar, çalışmalar kapsamında mikrofosil topluluklarında görülecek değişimlerle oksijen eksikliği (hipoksi) dönemlerinin belirlenebileceğine dikkati çekerek, Marmara'nın göl döneminin bitiş zamanı ve tuzlu su giriş hızının tortul tabakaların yapısından anlaşılabileceğini ve bu sayede denizleşme sürecinin yavaş mı yoksa ani mi gerçekleştiği sorusuna da yanıt aranacağını anlattı. Vardar, 'İlk bulgularımızın odak noktası, geçmişin iklim sinyalleriyle günümüzün insan kaynaklı değişim hızının aynı tortul kayıtta buluştuğunu göstermek olacak.' dedi.
- 'Marmara Denizi bu değişimin canlı bir tanığı'
Gazioğlu da doğal iklim değişimleri ritminin insan faaliyetleriyle büyük ölçüde değiştiğinin altını çizerek 'Doğal iklim değişimleri binlerce yıl içinde gerçekleşirdi ancak günümüzde insan etkisiyle bu süreç birkaç on yıla, hatta bazen birkaç yıla kadar indi. Bu hızlanmayı deniz tabanı kayıtlarında görebiliyoruz, Marmara Denizi bu değişimin canlı bir tanığı.' ifadesini kullandı.
Marmara Denizi'nin yarı kapalı bir yapıya sahip olması nedeniyle çevresindeki sanayileşme, kıyı yerleşimleri ve su kütlelerinin etkileşiminden doğrudan etkilendiğini hatırlatan Gazioğlu, Akdeniz ve Karadeniz'den gelen suların sıcaklık ve tuzluluk değişimlerinin Marmara'nın su yapısında kırılmalara yol açtığını, bu değişimlerin deniz tabanındaki tortullarda açıkça izlendiğini belirtti.
Gazioğlu, Marmara Denizi'nin iklim değişiminin doğal ve insan kaynaklı izlerini barındıran eşsiz bir laboratuvar olduğuna işaret ederek, 'İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü olarak bu doğal arşivi bilimsel yöntemlerle okuyarak, gelecek kuşaklara daha güvenli ve sürdürülebilir bir çevre bırakmayı amaçlıyoruz.' dedi.
- Proje ekibi
Projede, İÜ Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Sarı, Dr. Öğretim Üyesi Tuğçe Nagihan Arslan Kaya, Gebze Teknik Üniversitesi Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. M. Korhan Erturaç, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raif Kandemir, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Araştırma Görevlisi Dr. Özkan Özel, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünden Dr. Barbaros Şimşek de çalışmalar yürütüyor.