İSTANBUL (AA) - MEHMET KARA - Selçuklu ve Osmanlı'dan günümüze yüzyıllar boyunca yalnızlara "dost", evlenemeyen gençlere "çeyiz", yaşlılara "huzur" olan vakıflar, "modern yalnızlık" ve zayıflayan aile bağları gibi sorunlara karşı tarihsel çözümler sunuyor.

Bireyselliğin arttığı şehir hayatında aileyi ve toplumsal dayanışmayı ayakta tutan tarihi bir model olarak yeniden öne çıkan vakıflar, geçmişten gelen misyonlarını modern toplumun ihtiyaçlarına uyarlayarak sürdürüyor.

Osmanlı döneminde bir kişi yalnız kalmasın diye kurulmuş "dostluk vakıfları", evlenemeyen gençlere destek olan "çeyiz vakıfları" ve yaşlılar için kurulan hayri vakıflar, günümüzdeki bireysel ve toplumsal problemler için bir "reçete olarak" yeniden keşfediliyor.

Bu amaçla kurulan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Vakıf Kültürü ve Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi, vakıfların tarihi misyonlarını günümüze taşımayı hedefliyor.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Vakıf Kültürü ve Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Turan Gökçe, vakıfların oluşturduğu kültürel birikimi ve modern yaşama dair sunduğu çözümleri AA muhabirine anlattı.

- Vakıf kültüründe merkezde aile var

Prof. Dr. Gökçe, kurulan merkezin vakıf kültürünü günümüze taşıyacak verileri toplamaya çalıştığını ve çözüm önerileri sunmayı hedeflediğini söyledi.

Vakıf kavramının Türk-İslam medeniyeti için önemli kavramlardan biri olduğunu belirten Gökçe, "Vakıf bizim kültür ve medeniyetimizde kilit kavramlardan biri. Bunun temelinde şüphesiz iyilik var, sevgi var, şefkat var, merhamet var. İnsana hizmet çerçevesinde üretilen vakıf hizmetlerinin tamamı aynı zamanda aileye dönük hizmetler. Bugün Üsküdar'a baktığımızda, bir bakıma Valide sultanlar tarafından imar edilmiş olan bir beldedir. Üsküdar’da yaşayan insanların, dolayısıyla ailelerin, kadınların, çocukların, kimsesiz çocukların, öksüz ve yetim çocukların, farklı zaruret içinde bulunan ailelerin ihtiyacı olan ne varsa bunların üretildiği ve dağıtıldığı merkezler aslında bu külliyeler." diye konuştu.

Gökçe, vakıfların devamlılık ve kapsayıcılık prensibinin çok önemli olduğunu, bunun da birey ve aile üzerinde ciddi bir pozitif etkisi olduğunu kaydetti.

Selçuklu ve Osmanlı vakıf kültürünün her yönüyle araştırılması gerektiğine dikkati çeken Gökçe, "Modern devletlerde sosyal devlet, devletin en önemli niteliklerinden biri olarak ifade edilir, üzerinde durulur. Osmanlı Devleti, inşa etmiş olduğu kültür, vakıf kültürü zemininde inşa etmiş olduğu vakıf medeniyetiyle birlikte aslında en az modern devletler kadar sosyal bir devletti. Vakıfların ürettiği hizmetlere baktığımızda, toplumun bütün kesimlerine iletilen hizmetlere, dağıtılan imkanlara baktığımızda ailenin merkezde tutulduğunu görüyoruz." dedi.

- Vakıflar bireyselleşmeye karşı ve aileyi korumada bir reçete

Prof. Dr. Gökçe, vakıfların okul, hastane, yardım organizasyonu, etkinlik alanı, kültürel çalışmalar, spor gibi birçok alanda etkin olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Ailenin birliğinin sağlanması, dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan aileleri bir arada tutmak, dolayısıyla toplumsal bütünleşmeye herhangi bir şekilde zarar verecek bir ayrışmanın önüne geçmek için çokça vakıf kurulduğunu görüyoruz. Hayri vakıfların tamamı esas itibarıyla ürettikleri hizmet temel fonksiyonları bakımından aile ile doğrudan ilgilidir. Bir çocuk vakıf bir evde doğar, vakıf beşikte büyür, vakıf mektepte okur, bir vakıf aracılığıyla eğitilir ve hatta bir vakıf aracılığıyla öldüğünde gömülür. Osmanlı toplumuna tarihi bir dönem olarak baktığımızda, bütün vakıfların temel fonksiyonlarından biri eğitimdir ve aile fertlerinin, çocukların, gençlerin eğitimi açısından son derece önemli görevleri yerine getirmişlerdir. Osmanlı dönemi vakıflarının temel fonksiyonlarına baktığımızda, bunların tamamının doğrudan doğruya ailelere dönük, aynı zamanda ailelerin ihtiyacı olana cevap vermek üzere faaliyet gösteren vakıflar olduğunu görüyoruz."

Gökçe, modern insanın bu birlik ve dayanışma ruhundan uzaklaştığı için giderek yalnızlaştığını belirterek, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"İnsanımız bugün maalesef kalabalıklar içerisinde yalnızlık yaşıyor. Bunu kabul etmek lazım. Vakıf tecrübesinin günümüze taşınarak, günümüz insanının, toplumunun problemlerini çözebilecek yeni reçeteler üretmede katkısını sağlamak lazım. Vakıf sistemi, vakıf anlayışı, vakıf ruhu, vakıf bilinci, ne derseniz deyin, bunun bir bilince dönüşmüş olması, vakıf, kalabalıklar içerisinde yalnızlaşan, birtakım bunalımlara girme riskiyle karşı karşıya kalan insanın yalnızlıktan kurtarılmasının, kurtulmasının bir sigortasıdır. Bir bakıma yine vakıf, günümüz dünyasında çeşitli sebeplerle zaman zaman çatırdayan ailelerin, bir bakıma tekrar sorunlarının çözümüyle bir arada tutulmasının bir sigortasıdır."

Kaynak: AA